için olmak - Turkish English Dictionary
History

için olmak



Meanings of "için olmak" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
için olmak be intended for v.

Meanings of "için olmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
cevabı beklenmeyen ve etkili olmak için sorulan soru rhetorical question n.
hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf mouthpiece n.
zengin olmak için elinden geleni yapan kimse mammonite n.
gümrük kaçakçılığına engel olmak için kullanılan silahlı deniz motoru revenue cutter n.
çevre için bir tehdit olmak pose a threat to the environment n.
büyükbaş hayvanların kaçmasına engel olmak için iki ayağına takılan ip ya da zincir spancel n.
bir işletmeye destek olmak için organize olup o işletmede para harcayan insanlar cash mob n.
desteği arttırmak ve popüler olmak için yapılan kampanya charm campaign n.
oxford üniversitesi'nin klasik bilimler lisans programından özellikle onur derecesiyle mezun olmak için geçilmesi gereken son sınav great n.
oxford üniversitesi'nin klasik bilimler lisans programından özellikle onur derecesiyle mezun olmak için geçilmesi gereken son sınava hazırlanmak için alınan ders great n.
inşaat işlerine yardımcı olmak için iskeleye tırmanan kimse climber n.
(ilk olmak için) mücadele race n.
geçinmek için uyanık ve kurnaz olmak live by one's wits v.
bir şey için göz kulak olmak keep an eye out for v.
bir şey için birine borçlu olmak have someone to thank for v.
kısa süre için kiracı olmak lodge v.
için fazla büyümüş olmak outgrow v.
birisi için kötü olmak fare badly v.
belirli bir iş için yeterince insan olmak man v.
parası olmak (bir şey için) afford v.
biri için olumlu bir puan olmak speak well for v.
papaz olmak için okumak study for the ministry v.
biri için olumsuz bir puan olmak speak ill for v.
için geçerli olmak go for v.
emin olmak için gerekeni yapmak make sure v.
için çok zor olmak be too much for v.
bir şey için deli olmak go gaga over v.
için yeterli nitelikte olmak measure up v.
birbirleri için yaratılmış olmak be meant for each other v.
düşünmek için zamana ihtiyacı olmak need time to think v.
nöbet tutmak için gönüllü olmak volunteer for sentry duty v.
iyileşmek için zamana ihtiyacı olmak need time to recover v.
iyileşmek için zamana ihtiyacı olmak need recovery time v.
ameliyat olmak için hastaneye yatmak go in for an operation v.
birine yardım etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmak use every means available to help someone v.
bir iş için biçilmiş kaftan olmak be uniquely suited to v.
biri için mutlu olmak be pleased for someone v.
evlenmek için çok yaşlı olmak be too old to marry v.
.. mesi için gerekli olmak be essential to v.
birşey için yer olmak have room for v.
-e için olmak apply to v.
(bir şey elde etmek için) birisiyle arkadaş olmak buddy up v.
bir şey için birine sinirli olmak be angry with someone for something v.
sahne için doğmuş olmak be born for stage v.
bir makam için aday olmak run for an office v.
(biri/bir şey için) mezar olmak entomb v.
meydana çıkarmak için yeterli olmak make v.
(bir şey için) alana veya kapasiteye sahip olmak hold v.
(eğlence ve medya sektöründe) bedava gösteri ve atıştırmalıktan faydalanmak için bir işe dahil olmak lig v.
(birini) devlet memuru adayı olmak için ikna etmek draft v.
(birini) devlet memuru adayı olmak için zorlamak draft v.
emin olmak için ikinci kez kontrol etmek countercheck v.
(bir şey) için çok ağır olmak outweigh v.
(bir şey) için külfetli olmak outweigh v.
bir şeyi yapmış olmak için yapmak shuffle v.
yapmış olmak için yapmak siwash v.
yapmış olmak için yapmak slur v.
yapmış olmak için perfunctory adj.
söylemiş olmak için söylenen rhetorical adj.
iyilik yapmış olmak için iyilik yapan do-gooding adj.
oyuncu olmak için çıldıran stagestruck adj.
oyuncu olmak için çıldıran stage-struck adj.
Phrasals
bir makam için aday olmak start for v.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood about someone or something v.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood on someone or something v.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood over someone or something v.
(yardım etmek için) gönüllü olmak come forward v.
(yardım etmek için) gönüllü olmak come forward v.
(bir şey) için uygun olmak/düşmek come up for (something) v.
(bir şey) için münasip olmak come up for (something) v.
birisi için deli olmak nuts about someone v.
birisi için deli olmak mad about someone v.
birisi için deli olmak crazy about someone v.
bir şey için çok tahrip edici/zararlı olmak murder on something v.
bir şey için gönüllü olmak volunteer for something v.
bir işin yapılıp yapılmadığından emin olmak için sözkonusu kişiyle irtibat halinde olmak follow up with somebody v.
birisi için deli olmak crazy for someone v.
(bir şeyleri yapmak için) izin verilmek/izni olmak be allowed to do something v.
(bir şeyi elde etmek için) peşinde olmak set out after v.
(insanlar için) birbirlerine bağlı olmak belong together v.
(birinin/bir şeyin) yaklaşmasına engel olmak için (bir şeyi) çitle çevirmek fence (someone or something) off from (something) v.
(birine bir şey) için musallat olmak devil (someone or something) for (something) v.
(birine/bir hayvana bir şey) için musallat olmak devil (someone or an animal) for something v.
için geçerli olmak go for v.
için uygun olmak go for v.
biri için değerli olmak go for v.
birini/bir şeyi sevmemek için bir nedeni olmak have something against someone or something v.
bir şey yaptırmak için askıntı/musallat olmak badger into v.
bir şey yaptırmak için birine askıntı/musallat olmak badger someone into something v.
(birine/bir şeye) sahip olmak için pazarlık etmek bargain for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için seferber olmak campaign for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için bir şeyin göstergesi olmak represent to (someone or something) v.
(biri/bir şey) için bir şeyin sembolü olmak represent to (someone or something) v.
(biri/bir şey) için bir şeyin temsili olmak represent to (someone or something) v.
(birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak keep (someone or something) for (someone or something) v.
biri için birine/bir şeye göz kulak olmak keep someone or something for someone v.
için gerekli niteliklere sahip olmak qualify for v.
bir şey için gerekli niteliklere sahip olmak qualify for something v.
bir şey için yeterli olmak qualify for something v.
için uygun olmak qualify for v.
için elverişli olmak qualify for v.
için uygun şartlara/niteliklere sahip olmak qualify for v.
için yeterli olmak qualify for v.
biri/bir şey için değerli olmak credit to someone or something v.
biri/bir şey için onur kaynağı olmak credit to someone or something v.
için geçerli olmak appertain to v.
biri için geçerli olmak appertain to something v.
biri/bir şey için olmak apply to someone or something v.
biri/bir şey için uygun olmak apply to someone or something v.
(biri) için çocuğuna/çocuklarına göz kulak olmak babysit for (someone) v.
(birine bir şey için) destek olmak/vermek back (someone) for (something) v.
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek bargain (over someone or something) (with someone) v.
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek and bargain (for someone or something) (with someone) v.
(biriyle) (bir şeye sahip olmak için) görüşmek bargain with (one) v.
belirli bir süre için yeterli olmak bridge over v.
(bir şey yapmamak için) kendine hakim olmak chomp down on (something) v.
(biri) için anlamlı olmak click with (one) v.
için önemli olmak count with v.
için anlamlı olmak count with v.
(biri) için anlamlı olmak count with (one) v.
(biri) için önemli olmak count with (one) v.
(bir işin) yapılıp yapılmadığından emin olmak için söz konusu kişiyle irtibat halinde olmak follow up on (something) v.
bir işin yapılıp yapılmadığından emin olmak için (biriyle) irtibat halinde olmak follow up with (one) v.
(biri/bir şey) için dezavantajlı/istenmeyen bir durum olmak go against (someone or something) v.
(biri) için de geçerli olmak go for (someone) v.
(bir şey için) büyümüş olmak grow out of (something) v.
(biri/bir şey) için (bir şeyi) olmak have (something) for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için (bir çözümü) olmak have (something) for (someone or something) v.
biri için bir şeyi olmak have something for someone v.
bir şey için kullanılabilecek bir şeyi olmak have something for something v.
için (bir şeyi) olmak have for v.
için göz kulak olmak hold for v.
(biri) için göz kulak olmak hold for (someone) v.
(birinin evine/yaşadığı yere bir şey için) davetsiz misafir olmak invite (oneself) over (for something) v.
(biri için) çok dikkat çekici olmak jump out at (one) v.
için göz kulak olmak keep for v.
(biri için bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak last (one) (up) until (something) v.
(bir şey) için var olmak live to v.
için çok tahrip edici/zararlı olmak murder on v.
için ölümcül olmak murder on v.
için planı olmak plan for v.
biri için zor olmak put one out v.
biri için sıkıntı olmak put one out v.
biri için uygunsuz olmak put one out v.
(bir problemin) önüne geçebilmek için bir adım önde olmak remain ahead of (something) v.
için (bir şeyin) göstergesi olmak represent to v.
için (bir şeyin) sembolü olmak represent to v.
(bir şeye) sahip olmak için acele etmek rush for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için (bir şeyin) işareti olmak spell (something) for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için (bir şeyin) göstergesi olmak spell (something) for (someone or something) v.
(biri) için aniden/hissettirmeden olmak/gelişmek steal up on (someone) v.
(biri) için dikkat çekici olmak stick out to (someone) v.
(biri) için uygunsuz olmak stick out to (someone) v.
(bir şey) için uygun olmak suffice for (something) v.
(bir şey) için yeterli olmak suffice for (something) v.
(biri) için yeterli olmak suffice for (someone) v.
(birine bir şey yapması) için musallat olmak torment (one) into (doing something) v.
(biri/bir şey) için uygun olmak work for (someone or something) v.
(bir şey) için/üzerinde etkili olmak work for (something) v.
Phrases
bunun bir parçası olmak için to be a part of it expr.
Proverb
sırf bir şey söylemiş olmak için konuşmamak gerekir a closed mouth gathers no feet
güzel/iyi olmak için dış güzellikten fazlası gerekir beauty is more than skin deep
güzel/iyi olmak için dış güzellikten fazlası gerekir beauty is only skin deep
yasayı bilmiyor olmak onu ihlal etmek için mazeret değildir ignorance of the law is no excuse
Colloquial
ünlü olmak için ne kadar aşağılayıcı veya küçük düşürücü olduğuna bakılmaksızın, bir şeyi yapmaya istekli olan kişi fame whore n.
bir şey yapmak için yeterince cesur olmak be man enough to do something v.
bir şey yapmak için yeterince erkek olmak be man enough to do something v.
(bir şey) için dışarıda olmak be out for (something) v.
bebek sahibi olmak için çok çabalamak try very hard to have a baby v.
bir şeyi yapmak için cesaretli olmak make so bold as to v.
çocuklara bakmak için birine yardımcı olmak help someone out with the kids v.
(erkek için) adam olmak make a man of v.
zengin olmak için macera peşine düşmek seek your fortune v.
(biri veya kendi) için kötü olmak do (oneself) no favors v.
(bir şeyi yapmak biri) için daha iyi olmak do better to (do something) v.
(biri) için iyi/kötü olmak do somehow for (someone) v.
(biri) için uygun olmak/olmamak do somehow for (someone) v.
(biri) için yeterli olmak do for (someone) v.
(biri) için iyi olmak do for (someone) v.
(biri) için uygun olmak do for (someone) v.
belli bir zaman için planları olmak have something doing v.
belli bir zaman için planları olmak have something on v.
bir şey özellikle biri için olmak with your name on it v.
(biri) için üzücü olmak hell on (someone) v.
(biri) için acı verici olmak hell on (someone) v.
(biri) için üzüntü verici olmak hell on (someone) v.
(biri) için tatsız olmak hell on (someone) v.
(bir şey) için zararlı olmak hell on (something) v.
(bir şey) için zarar verici olmak hell on (something) v.
bir şey için bir şeyin içinde olmak be in it for v.
bir amaç için bir şeyin içinde olmak be in it for v.
bir şey için bir şeyin parçası olmak be in it for v.
bir şeyi eskisi gibi yapmak için çok/fazla yaşlı olmak be past it v.
bir şeyi eskisi gibi yapmak için çok/fazla yaşlı olmak look past it v.
bir şeyi yapmış olmak için yapmak phone it in v.
(birisi için) önemsiz olmak be all (the) one (to someone) v.
biri için hepsi bir olmak be all one to v.
(bir şey) için planda olmak be up for (something) v.
(bir şey) için sırada olmak be up for (something) v.
bir şey için uygun olmak be up for something v.
biri için önemsiz olmak be nothing to somebody v.
biri için önemsiz olmak mean nothing to somebody v.
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi, ideal, daha iyi konumda olmak be well, ideally, better placed for something/to do something v.
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak be well, ideally, better placed for something/to do something v.
bir şey için/bir şeyi yapmak için uygun konumda/yerde olmak be well, ideally, better placed for something/to do something v.
(bir şey yapmak) için hevesli olmak be down to (do something) v.
bir şeyden ayrıldığı/çıktığı için şanslı olmak be well out of something [uk] v.
artık bir şeyin içerisinde bulunmadığı için şanslı olmak be well out of something [uk] v.
(bir şeye, toplantıya, etkinliğe) katılmak için müsait olmak able to make (something) v.
(bir şey, toplantı, etkinlik) için müsait olmak able to make (something) v.
(biri için) uygun olmak be all right (by/with somebody) v.
(biri) için hepsi bir/aynı olmak be all the same to (one) v.
biri için hepsi bir/aynı olmak be all the same to somebody v.
(biri/bir şey) için deli olmak be crazy about (someone or something) v.
(biri/bir şey) için divane olmak be crazy about (someone or something) v.
iyi bir amaç için olmak be for/in a good cause v.
(biri) için yeterli olmak be good enough for (one) v.
(biri) için yeterince iyi olmak be good enough for (one) v.
(biri/bir şey) için iyi olmak be good for (someone or something) v.
bir şey vermek/sağlamak için müsait olmak be good for something v.
(biri için/birine) hava hoş olmak be just the same (to someone) v.
(biri için/birine) hepsi aynı olmak be just the same (to someone) v.
(biri/bir şey) için yaratılmış olmak be made for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için biçilmiş kaftan olmak be made for (someone or something) v.
(biri) için dikilmiş olmak be made for (someone) v.
(biri) için özel olarak yapılmış/dikilmiş olmak be made for (someone) v.
(biri için) anlamsız olmak be no use (to somebody) v.
(biri için) lüzumsuz olmak be no use (to somebody) v.
(biri için) gereksiz olmak be no use (to somebody) v.
(biri için) fuzuli olmak be no use (to somebody) v.
hasta olduğu için izinli olmak/okula gitmemek be off sick v.
için çok fazla olmak be too many for v.
için çok sayıda olmak be too many for v.
(biri) için çok fazla olmak be too many for (someone) v.
(biri için) fazla olmak be too much (for somebody) v.
(biri için) sinir bozucu olmak be too much (for somebody) v.
(biri için) zor olmak be too much (for somebody) v.
(biri için) dayanılmaz/katlanılmaz olmak be too much (for somebody) v.
(biri için) kabul/tahammül edilemez olmak be too much (for somebody) v.
bir şeyi eskisi gibi yapmak için fazla yaşlı olmak be past it [uk] v.
bir şeyi eskisi gibi yapmak için fazla yaşlı olmak be past it [uk] v.
için musallat olmak devil for v.
(biri/bir şey) için yeterli olmak do for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için makul olmak do for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için uygun olmak do for (someone or something) v.
için iyi/kötü olmak do somehow for v.
için uygun olmak/olmamak do somehow for v.
(biri) için önemli/değerli olmak mean to (one) v.
(biri) için bir anlamı olmak mean to (one) v.
daha iyi olmak için in order to be better expr.
emin olmak için for good measure expr.
iyi niyetli olmak için zalim ol be cruel to be kind expr.
kibar olmak için kaba ol be cruel to be kind expr.
yasayı bilmiyor olmak onu ihlal etmek için mazeret değildir ignorance of the law is no excuse for breaking it expr.
(sadece) emin olmak için (just) to be safe expr.
olmak için yaratılmış meant to be expr.
Idioms
iki kişinin arasındaki cinsel çekime engel olmak için yanlarında bulunan kişi a fire extinguisher n.
seçimde başarılı olmak için saflarını birleştiren iki veya daha fazla siyasetçi dream ticket n.
(biri için) değerli olmak mean something v.
zengin olmak için bir yol bulmak strike a lead v.
(belli bir zaman dilimi için) buralarda olmak be around v.
biri için çok kıymetli olmak be the world to (one) v.
biri için çok kıymetli olmak be all the world to somebody v.
biri için çok kıymetli olmak mean all the world to somebody v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak be the world to (one) v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak be/mean (all) the world to somebody v.
ayrıldığı için şanslı olmak be well out of (something) v.
ayrıldığı için şanslı olmak be well out of v.
kurtulduğu için şanslı olmak be well rid of (someone or something) v.
kurtulduğu için şanslı olmak be well rid of v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak be the world to (one) v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak mean the world to (someone) v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli/anlamlı olmak mean the world to (someone) v.
(bir şey için) çok heyecanlı olmak be keen about v.
bir yere gitmek/bir olaya katılmak için çok heyecanlı olmak be there with bells on v.
bir yere gitmek/bir olaya katılmak için çok istekli olmak be there with bells on v.
(şirket vb. için) projeden/ihaleden çekilmesine neden olmak put (someone or something) out of business v.
(şirket vb. için) kapanmasına neden olmak put (someone or something) out of business v.
(şirket vb. için) işi bırakmasına neden olmak put (someone or something) out of business v.
(bir hizmetin ya da program için) sona ermek üzere olmak be for the chop v.
(taksi için) taksimetresi çalışıyor olmak be on the clock v.
'-nin için doğal bir şey olmak come easily to (one) v.
'-nin için doğal bir şey olmak come easy to (one) v.
birisini için deli olmak crazy for someone v.
birisini için deli olmak mad about someone v.
bir şeyi yapmak için helak olmak be at pains to do something v.
bir şey için çok heyecanlı olmak be in a fever about something v.
bir şeyi başarmak için gereken niteliklere sahip olmak have what it takes v.
birisini için deli olmak nuts about someone v.
bir iş için gerekli yeteneklere/özelliklere sahip olmak have something will travel v.
iş için aday olmak be in line for the job v.
(bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak work up a head of steam v.
(çok sevilen birisi için) birinin hayatının ışığı olmak be the light of somebody's life v.
(bir iş için) uygun olmak be cut out for v.
(yarış vb kazanmak için) avantajlı olmak be in pole position v.
(bir iş için) gerekli meziyetleri olmak have a lot going for one v.
(bir şey için) iyi/ciddi bir şansı olmak have a fighting chance v.
(görev/adaylık için) aklında biri olmak have somebody in mind v.
(özellikle seks için bir partner) arayışında olmak be on the prowl v.
(bir görev için) biçilmiş kaftan olmak have a lot going for one v.
(kadın için) ailenin reisi olmak wear the pants (in the family) v.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get enough courage up (to do something) v.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get enough pluck up (to do something) v.
(erkek için) kısır olmak be shooting blanks v.
(erkek için) kısır olmak be firing blanks v.
(bir iş için) birine kefil olmak put in a good word for someone v.
(bir şey için) yeteri kadar iyi olmak make the cut v.
(bir şeyi yapmak için) cesareti olmak have the gall to do something v.
(bir şeyi yapmak için) isteksiz olmak be loath to do something v.
(özellikle bir oyun/maç için) gününde olmak hit one's stride v.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get enough spunk up (to do something) v.
yardımcı olmak için elinden geleni yapmak bend over backwards v.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get the courage up (to do something) v.
(birisi için) zor olmak go hard with v.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get the nerve up (to do something) v.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get enough guts up (to do something) v.
(bir şey için) şansı olmak stand a chance (of doing something) v.
(emin olmak için) kitaba bakmak look up v.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get the pluck up (to do something) v.
(kadın için) ailede sözü geçen olmak wear the pants (in the family) v.
(biri için) önemi olmak/fark etmek make a difference to someone v.
(bir şey için) biçilmiş kaftan olmak cut out for v.
(bir iş için) uygun olmak make the cut v.
(kadın için) ailenin reisi olmak wear the britches v.
yardımcı olmak için elinden geleni yapmak lean over backwards v.
(birisi için) zor olmak go hard for v.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get enough nerve up (to do something) v.
(özellikle bir oyun/maç için) gününde olmak reach one's stride v.
(kadın için) ailenin reisi olmak wear the breeches (in the family) v.
(bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak build up a head of steam v.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get the guts up (to do something) v.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get the spunk up (to do something) v.
(görev/adaylık için) aklında biri olmak have someone in mind v.
(bir şeyi yapmak için) cesareti olmak have the gall to do something v.
(birisi için) çok kolay ve hoşa giden bir şey olmak be meat and drink to somebody v.
(kadın için) ailede sözü geçen olmak wear the breeches (in the family) v.
(kadın için) ailede sözü geçen olmak wear the britches v.
bir şey yapmak için çok paraya, zamana sahip olmak have money, time to play with v.
bir şey yapmak için elinde bolca para, vakit olmak have money, time to play with v.
bir şey, yapmak için harcayacak çok parası, vakti olmak have money, time to play with v.
yapmak için kullanacak çok parası, vakti olmak have money, time to play with v.
(birisi/bir şey) için uyanık/tetikte olmak have an eye out for (someone or something) v.
(birisi/bir şey) için uyanık/tetikte olmak have (one's) eye out for (someone or something) v.
huzurlu olmak için çalışmak do anything for a quiet life v.
huzurlu olmak için her şeyi yapmak do anything for a quiet life v.
bir işi yapmak için en uygun konumda olmak have the ball at (one's) feet v.
bir işi yapmak için en uygun konumda olmak have the ball at (one's) feet v.
ünlü birinin yakını olduğu için tanınır olmak bathe in reflected glory v.
ünlü birinin yakını olduğu için tanınır olmak bask in reflected glory v.
(biri için) yaşanacak yer olmak be (one's) spiritual home v.
(bir şey için) birebir olmak/gelmek be a recipe for (something) v.
(bir şeyi yapmak için) çok hevesli olmak be falling over (oneself) to (do something) v.
(bir şeyi yapmak için) dünden hazır olmak be falling over (oneself) to (do something) v.
(bir şey için) aşırı sevinçli olmak be made up about (something) v.
(bir şey için) çok mutlu olmak be made up about (something) v.
(bir şey için) aşırı sevinçli olmak be made up (about/with something) [uk] v.
(bir şey için) çok mutlu olmak be made up (about/with something) [uk] v.
(bir şey için) aşırı sevinçli olmak be made up with (something) [uk] v.
(bir şey için) çok mutlu olmak be made up with (something) [uk] v.
(biri) için iyi olmak do fine for (someone) v.
(biri) için uygun olmak do fine for (someone) v.
(özellikle seks için bir partner) arayışında olmak go on the prowl v.
(bir şeyi yapmak) için çok/gerçek bir çaba sarf etmek zorunda olmak have to go some to (do something) v.
(birinin) geleceği için planlanmış bir şeyi olmak have something in store (for someone) v.
(biri) için olmak have (one's) name on it v.
bir şeye ulaşmak için başka bir yolu olmak have a second string to (one's) bow v.
bir şeye ulaşmak için başka bir yolu olmak have a second string to your bow v.
(biri) için çok önemli bir unsur olmak weigh heavily with (one) v.
(biri) için etkili bir unsur olmak weigh heavily with (one) v.
bir vaizin uyanış toplantısında günahlarını affettirmek, ıslah olmak veya ruhunu rahatlatmak için hristiyanlığa dönmek/hristiyanlığı kabul etmek hit the sawdust trail [us] v.
ana akım/ortalama tüketici için cezbedici olmak play in peoria v.
başarılı olmak için ihtimalleri hesaplarken güvenli ve sistemli bir eylem planı tercih etmek play the percentages v.
başarılı olmak için ihtimalleri hesaplarken güvenli ve sistemli bir eylem planı tercih etmek play the percentage game v.
apaçık ortada olmasına rağmen alışıldığı için görünmez olmak hide in plain view v.
(biri) için yeni olmak come as a revelation (to somebody) v.
(biri) için yeni olmak be a revelation (to somebody) v.
bir iş, ödül için düşünülen kişi olmak be in the frame v.
bir iş, ödül için düşünülen kişi olmak be in the frame v.
sırf karşı çıkmış olmak için tartışmak be arguing for the sake of arguing v.
sırf karşı çıkmış olmak için tartışmak be arguing for the sake of argument v.
biri/bir şey için iyiye işaret olmak augur well for someone or something v.
ünlü/başarılı birinin yakını olduğu için tanınır olmak bathe in reflected glory v.
ünlü/başarılı birinin yakını olduğu için tanınır olmak bask in reflected glory v.
krikette ilk atışı yapmak için ilk iki vurucudan biri olmak open the batting v.
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) hazır olmak be (all) set (for something/to do something) v.
(biri) için (tam) biçilmiş kaftan olmak be (just) up (one's) street v.
(biri) için (tam) biçilmiş kaftan olmak be (right) up (one's) street v.
senin için (tam) biçilmiş kaftan olmak be (right) up your street v.
biri için doğru adres olmak be somebody's man/woman v.
biri için yaşanacak yer olmak be somebody's spiritual home v.
görmek için heyecan duyulan/heyecanlanılan kimse/şey olmak be a sight for sore eyes v.
(biri/bir şey) için kolaylıkla ikna edilebilir olmak be a soft touch for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için kolay lokma olmak be a soft touch for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için kolayca kandırılabilir olmak be a soft touch for (someone or something) v.
için kötü bir örnek olmak be an apology for v.
bir şeyi yapmak için helak olmak be at (great) pains to do something v.
(biri/bir şey) için kötü olmak be bad news (for somebody/something) v.
(biri/bir şey) için sorun olmak be bad news (for somebody/something) v.
(biri) için önemli/değerli olmak be close to (one's) heart v.
biri için önemli/değerli olmak be close to somebody's heart v.
biri için önemli/değerli olmak be near to somebody's heart v.
biri için önemli/değerli olmak be dear to somebody's heart v.
(bir şey) için uygun olmak be cut out for (something) v.
(bir şey) için biçilmiş kaftan olmak be cut out for (something) v.
biri/bir şey için uygun olmak be cut out for somebody/something v.
biri/bir şey için biçilmiş kaftan olmak be cut out for somebody/something v.
bir şeyi yapmak için çok hevesli olmak be falling over yourself to do something v.
iyi bir amaç için olmak be for a good cause v.
iyi bir amaç için olmak be (all) in a good cause v.
iyi bir amaç için olmak be (all) for a good cause v.
şov için olmak be for show v.
görünüm/görüntü için olmak be for show v.
(biri/bir şey) için iyi olmak be good news (for somebody/something) v.
(biri/bir şey) için iyi haber olmak be good news (for somebody/something) v.
(biri/bir şey) için faydalı/yararlı olmak be good news (for somebody/something) v.
(biri) için zor olmak be hard on (one) v.
biri için zor olmak be hard on somebody v.
(biri) için kötü olmak be hell on (one) v.
(biri) için yıkıcı olmak be hell on (one) v.
(biri) için üzücü olmak be hell on (one) v.
(biri) için acı verici olmak be hell on (one) v.
(biri) için tatsız olmak be hell on (one) v.
iyilik için olmak be in a good cause v.
'-e yardım için olmak be in aid of v.
'-e destek için olmak be in aid of v.
için sırada olmak be in line for v.
için aday olmak be in line for v.
bir şey için sırada olmak be in line for something v.
bir şey için aday olmak be in line for something v.
(biri için) eli kulağında olmak be in store (for somebody) v.
(biri için) hazırlanmış olmak be in store (for somebody) v.
(biri için) eli kulağında olmak be in store (for one) v.
(biri için) hazırlanmış olmak be in store (for one) v.
oyuna girmek için ısınmak/ısınma alanında olmak be in the bullpen v.
(biri/bir şey) için çok heyecanlı olmak be keen about (someone or something) v.
(biri/bir şey) için çok heyecanlı olmak be keen on (someone or something) v.
(bir şey için) yeterince cesareti olmak be man enough (to do something/for something) v.
(bir şey için) yeterince cesur olmak be man enough (to do something/for something) v.
için teşvik edici olmak be meat and drink to v.
için haz/keyif kaynağı olmak be meat and drink to v.
(biri) için çok kolay ve hoşa giden bir şey olmak be meat and drink to (someone) v.
(biri) için çok çekici/cazip bir şey olmak be meat and drink to (someone) v.
(biri) için çok eğlenceli/zevkli olmak be meat and drink to (someone) v.
(biri) için heyecan verici bir haber olmak be music to (one's) ears v.
(biri) için çok değerli/önemli olmak be near to (one's) heart v.
biri için çok değerli/önemli olmak be close to somebody's heart v.
biri için çok değerli/önemli olmak be dear to somebody's heart v.
biri için çok değerli/önemli olmak be near to somebody's heart v.
-e/için yeni bir haber/bilgi olmak be news to v.
birine/biri için yeni bir haber/bilgi olmak be news to someone v.
(bir şey) için deli olmak be nuts about (someone or something) v.
(bir şey) için deli olmak be nuts about (something) v.
(biri) için deli divane olmak be nuts about (someone) v.
satış için sergilenmekte olmak be on show v.
için hayal kırıklığı olmak be one in the eye for v.
(bir şey) için planda olmak be slated for (something) v.
(birini kırmamak/bir durumu bozmamak) için diken üstünde olmak be treading on eggshells v.
(birini kırmamak/bir durumu bozmamak için) çok dikkatli olmak be treading on eggshells v.
(birini kırmamak/bir durumu bozmamak) için diken üstünde olmak be walking on eggshells v.
(birini kırmamak/bir durumu bozmamak için) çok dikkatli olmak be walking on eggshells v.
(biri/bir şey) için deli divane olmak, (biri/bir şey) için çok heyecanlı/hevesli olmak be wild about (someone or something) v.
biri için önemsiz olmak mean nothing to somebody v.
biri için önemsiz olmak be nothing to somebody v.
biri için dünyalara bedel/değer olmak be the world to somebody v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak be the world to somebody v.
biri için dünyalara bedel/değer olmak mean the world to somebody v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak mean the world to somebody v.
(biri/bir şey için) iyiye işaret olmak bode well (for somebody/something) v.
(biri/bir şey için) iyiye alamet olmak bode well (for somebody/something) v.
(biri/bir şey için) iyiye delalet olmak bode well (for somebody/something) v.
(biri/bir şey için) kötüye işaret olmak bode ill (for somebody/something) v.
(biri/bir şey için) kötüye alamet olmak bode ill (for somebody/something) v.
(biri/bir şey için) kötüye delalet olmak bode ill (for somebody/something) v.
(biri/bir şey) için kötüye işaret olmak bode ill for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için kötüye alamet olmak bode ill for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için kötüye delalet olmak bode ill for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için iyiye işaret olmak bode well for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için iyiye alamet olmak bode well for (someone or something) v.
(biri/bir şey) için iyiye delalet olmak bode well for (someone or something) v.
(bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak build up/work up a head of steam v.
(biri/bir şey) için bir ağırlığı olmak carry weight with (someone or something) v.
(biri/bir şey) için etkili olmak carry weight with (someone or something) v.
(biri) için yeni olmak come as/be a revelation (to somebody) v.
biri için çok kolay/basit olmak come easily, naturally to somebody v.
biri için doğal bir şey olmak come easily, naturally to somebody v.
biri için tereyağından kıl çeker gibi olmak come easily, naturally to somebody v.
için çok kolay/basit olmak come easy to v.
için doğal bir şey olmak come easy to v.
(biri/bir şey) için çok kolay olmak come naturally (to somebody/something) v.
(biri için) bedeli ağır olmak cost (one) dear v.
(biri için) çok şeye mal olmak cost (one) dear v.
(biri için) bedeli ağır olmak cost (someone) dearly v.
(biri için) çok şeye mal olmak cost (someone) dearly v.
(biri) için gurur kaynağı olmak do (one) proud v.
(bir şey yapmak için) rahat olmak feel free (to do something) v.
(biri için) biçilmiş kaftan olmak fit (someone) like a glove v.
birisi için biçilmiş kaftan olmak be up your street v.
(bir şey) için çok hevesli olmak get an itch for (something) v.
(bir şey) için çok hevesli olmak get the itch for (something) v.